Yaşam

‘Anılar serbest bırakıldığında yeniden yaşamaya başlar’

Fransız Akademi Ödülü ve Goncourt Ödülü’ne layık görülen Fransız yazar Didier Van Cauwelaert, 1960 doğumludur. Türkçeye çevrilmiş toplam üç kitabı bulunmaktadır. ‘Klon İsa’ ve ‘Jules’un ardından geçtiğimiz haftalarda yayınlanan üçüncü kitabının adı ‘Bir Ağacın Günlüğü’. Gürkan Çimen, Kafka Kitabı etiketi taşıyan ‘Bir Ağacın Günlüğü’nü çevirdi.

Cauwelaert sadece üslubuyla değil, konularının saygınlığıyla da dikkat çeken bir yazar. ‘Klon İsa’da İsa’nın bir klonu yapılıyor ancak bu klon bir nedenden dolayı ortadan kayboluyor ve yıllar sonra havuz temizlik görevlisi olarak yeniden ortaya çıkıyor. Jules’ta astrofizik ve biyokimya dehası Zibal ile trende tanıştığı labrador köpeği Jules’un yolculuğunu okuyoruz. Cauwelaert, ‘Bir Ağacın Günlüğü’nde 300 yıllık bir armut ağacının serüvenini anlatıyor. Ağacın ağzından.

‘ÖLÜMDEN SONRA HANGİ MEVSİM GELİR?’

Kısa parçalardan oluşan ‘Bir Ağacın Günlüğü’, Tristan isimli 300 yıllık armut ağacının ağzından yazılıyor. Evet, tahmin ettiğiniz gibi adını ünlü “Tristan ve Isolde” destanından almıştır. Ve yine tahmin ettiğiniz gibi Tristan’ın hemen yakınında bulunan Isolde adında bir yaşlı ağaç daha var.

Ancak 300 yıl boyunca ona ne isim verildi, ne isim verildi… “Kutsal Meryem Ana’nın Bedeni”, “Adalet Ağacı” vs. Ama Tristan kendini tüm bunlardan uzak hissediyor ve hatta bunu insan tipinin bir özelliği olarak görüyor. . Onun için olaylar ve anılar her şeyden daha değerlidir.

Ancak kitabın ilk sayfasında Tristan’ın büyük bir fırtına sonrasında yol ortasına düştüğünü, tabiri caizse öldüğünü görüyoruz. Daha sonra bu mezarın bildiğimiz insan ölümüne benzemediğini ancak Tristan’ın içinde bulunduğu durumu tam olarak anlamadığını görüyoruz. Aslında Tristan’a göre ölmek kaybolmakla eşdeğer değildir ve dolayısıyla melankoliktir. Bir ağaç olarak kuşlarla, böceklerle, mantarlarla, bahçıvanlarla ve tabii ki şairlerle kurduğu uyumun sona ermesinden şikayetçidir. Yani mavti sadece kendisini açıklamaz, bunu tamamen bir uyumsuzluk olarak görür.

Romanın ilerleyen sayfalarında bu anlaşmazlığın Tristan’ın çevresindeki insanların ortasında da ortaya çıktığını anlıyoruz. Özellikle Tristan’ın bulunduğu bahçenin sahibi yaşlı George, aldığı haberle tamamen yıkılır. Bunun en büyük nedeni ise yıllar önceki Nazi işgalinde gizlidir.

Nazilerin Paris’ten ayrılmadan önceki son kurbanlarından biri George’un oğlu Jacques’tir. İşgal sırasında direnişe destek veren Jacques, Gestapo tarafından yakalanır ve Tristan’a yaslanarak idam edilir. Jacques’in kafasını delen kurşun Tristan’a isabet eder. O günden sonra George, Tristan’a oğlu gibi davranıyor; onunla konuşuyor, ona sarılıyor. Bu yüzden Tristan’ın kökünden sökülmesi, oğlunun George için ikinci ölümü olmak üzere.

‘HAYALLERE İHTİYACIM VAR’

Tristan, XV. Louis’in hükümdarlığı sırasında inşa edilmiştir. O günden bugüne ne gördü, ne gördü? İnsanlar onun parçalarını bir kadını cadı olarak yakmak için kullandı ve Tristan’ın kolları 1789 Devrimi’nde yine bazı din adamlarını asmak için kullanıldı. Ama hiçbiri Nazilerinki kadar büyük bir yara izi bırakmadı.

Tristan’ın devrilmesinin ardından George’un öfkeli komşularının kızı Manon, Tristan’ın bir kısmını bir heykele oymaya çalışır. Böylece roman ikinci bölüme evrilir. Nasıl ki hayat çeşitli aşamalardan ve dönüşümlerden oluşuyorsa bu da bir aşamaya karşılık gelir.

Bir Ağacın Günlüğü, Didier van Cauwelaert, Çeviren: Gürkan Çimen, Kafka Kitabı, 2023.

Örneğin George, Tristan’ın bir parçasını şömineye attığında oğluna dair tüm anıları yok olup uçup gidiyor. Yani George’un kalbi yıllar sonra ilk kez sakinleşiyor. Manon, kütüğün üzerine kendi büstünü oyarak Tristan’a farklı bir şekil verir. Ve Tristan o saatten sonra daha “insan” oluyor; insan gibi hisseder, insan gibi bir duyarlılığa sahiptir.

‘Yok edilmekten korkuyorum. BU İNSANLAŞMA MI?’

Tristan kitabın başından beri anlatıcımız olduğu için onun gelişimini de onunla birlikte takip ediyoruz. Onunla yaşananları anlamlandırmaya çalışıyoruz. Tristan bir yanda 300 yaşında bir bilge ama diğer yanda yeni doğmuş bir çocuğu konu alıyor. İnsanları, onların çatışmalarını, tatminlerini pek anlamıyor. Bu bize kendi rutinimize, devam eden yaşamımıza uzaktan bakma şansı verir. Kendimize yabancılaştığımız ölçüde Tristan’ın üstü kapalı eleştirilerinden de nasibimizi alıyoruz.

Ama yanlış anlaşılmasın, ‘Bir Ağacın Günlüğü’ insanların doğaya karşı savaşını, ekolojik felaketleri vb. konu alıyor. Eleştirel bir kitap değil. Sebep vermez, tam tersine meraklı bir çocuk gibi sürekli sorular sorar ve anlamaya çalışır.

Bunu ilk etapta köklerinden kurtulduğunda, yani devrildiğinde yapmaya başlar. Hayatı boyunca kökleriyle iç içe olan Tristan, köklerinden kurtulduktan sonra insani duyguları hissetmeye başlar. Empati kazandırır.

Bir başka ilginç olay da Tristan’ın dağılırken zihinsel ve duygusal olarak çoğalmasıdır. Nerede olursa olsun, temas ettiği kişinin duygularını, geçmiş bilgilerini bize sunmaya başlar.

Elbette bütün bunları insanın yaşadığı büyük yıkımın ardından çevresine ve bağlantılarına farklı bir gözle bakmaya başlaması olarak yorumlayabiliriz. Bundan kendimiz için pek çok ders çıkarabiliriz ama dediğim gibi Cauwelaert bize bir erdem kitabı sunmuyor, bizi mevcut durumumuzdan uzaklaştırıyor ve geri çekiyor.

Cauwelaert’in tarzı buna göre ilerliyor. Tristan’ın başlangıç ​​dili ve olaylara yaklaşımı bitiş diliyle tam olarak aynı değil. George’la aynı seviyede konuşuyor, bir arkadaş gibi, özellikle de yakıta atılıp şömineye atıldıktan, George’u geçmişten ve oğlunun anılarından kurtardıktan sonra. Manon eliyle bir sanat eserine dönüştürüldükten sonra daha ilahi bir atmosfer kazanır ve insanların zihinlerine giren zamansız, yanlış bir bilince dönüşür.

Cauwelaert Yazarın Notu’nda bu kitabı bahçesindeki armut ağacından esinlenerek yazdığını anlatıyor. Ancak ekliyor: “Bunun otobiyografik bir unsur olması, diğer her şeyin tamamen kurgu olduğu anlamına gelmez.” Tristan’ın Cauwelaert’in hayatına ne kadar karşılık geldiği tam olarak bilinmiyor ancak 300 yıllık bu armut ağacından öğreneceğimiz çok şey var diyebiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu